Hiç düşündünüz mü, kitaplar olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu? Hayal etmesi bile zor! Bilgi, kültür, bilim, sanat… İnsanlığın birikimi belki de tamamen kaybolurdu. Kitapların yalnızca bilgi aktaran bir araç değil, bizi insan yapan unsurlardan biri olduğunu fark ettiğimizde, onların yokluğunun aslında ne büyük bir boşluk yaratacağını daha iyi anlıyoruz. Gelin, bu düşünce deneyiyle biraz derine inelim.
İnsanlık Kitaplardan Önce Ne Yapıyordu?
Kitaplardan önce insanlar bilgiyi nasıl saklıyordu? Çoğunlukla taşlara, kemiklere ya da mağara duvarlarına semboller kazıyarak… Ama dürüst olalım, bunlar kalıcı olmaktan çok uzaktı. Ayrıca, bir taş tableti başka bir yere taşımak için herhalde kas yapmanız gerekirdi! Yazının bulunmasıyla birlikte bilgi daha kalıcı hale geldi, ancak gerçek bir devrim, yazının kitaplara dönüşmesiyle yaşandı.

Eğer kitaplar hiç var olmasaydı, bilgi aktarımı muhtemelen yalnızca sözlü geleneklerle sınırlı kalırdı. Sözlü geleneklerse zamanla değişir, bozulur ve hatta kaybolurdu. Bugün, tarihin derinliklerinden gelen bir halk hikayesini dinlerken ne kadarının gerçek, ne kadarının eklenmiş olduğunu bilemeyiz. Bu yüzden kitaplar, insanlığın hafızasıdır. Onlar olmadan, büyük bir unutkanlık içinde yaşardık.
Kitaplar Bilimin Yakıtıdır
Şimdi bir düşünün, kitaplar olmasaydı bilim nasıl ilerlerdi? Galileo’nun teleskopla yaptığı gözlemleri kim öğrenebilirdi? Newton’un yerçekimi hakkındaki düşünceleri yalnızca bir efsane olarak mı kalırdı? Bilim, yazılı bilgi olmadan yavaşlar, belki de durma noktasına gelirdi. Çünkü bilimsel ilerleme, bir önceki neslin birikimlerine dayanır. Kitaplar olmadan, her nesil sıfırdan başlamak zorunda kalırdı.
Bu durum yalnızca bilimi değil, teknolojiyi de etkilerdi. Bugün elimizdeki telefonlardan, bilgisayarlardan ya da hatta elektrikten bahsetmek bile mümkün olmayabilirdi. Çünkü tüm bu icatlar, önceki bilgilerin üzerine inşa edildi. Kitaplar olmadan, bilgi birikimi yalnızca hayallerimizde kalırdı.
1995 Guinness Dünya Rekorları’na göre İncil, 5 milyar satışla tüm zamanların en çok satan kitabı olarak öne çıkıyor. Diğer kutsal metinlerden Kur’an’ın en az 800 milyon, Mormon Kitabı’nın ise 190 milyon kopya sattığı tahmin ediliyor. Hindu kutsal kitabı Bhagavat Gita’nın bir yayıncı tarafından 140 milyondan fazla kopyası üretilmiş durumda. Dinî olmayan metinlerde ise, Mao Zedong’un yazılarından oluşan Başkan Mao Tse-tung’dan Alıntılar, 800 milyon ile 6,5 milyar arasında tahmin edilen satış ve dağıtım rakamlarına ulaşıyor.
Kaynakça: Wikipedia
Hayal Gücümüz Nereye Giderdi?
Kitaplar, insan ruhunu besleyen bir başka eşsiz güç kaynağıdır. Onlar sayesinde, hayal gücümüz sınırsız bir şekilde genişler. Bir roman okurken, bir kahramanın macerasına katılır, bir krallığın taht odasında entrikalara tanık olur ya da bir uzay gemisinde galaksiler arası yolculuk yaparız.
Kitapların olmadığı bir dünyada, bu hayal gücünü ne tetikleyebilirdi? Belki tiyatro ya da hikaye anlatıcıları bir alternatif olabilirdi, ancak bu deneyimler kişisel olmaktan çok uzaktır. Oysa bir kitap, sizi kendi özel dünyasına çeker ve hayal gücünüzü özgür bırakır. Kitaplar, beynimizin bir spor salonu gibidir; bizi düşündürür, merak ettirir ve hayal kurmaya davet eder.

Eğitimde Kitapların Gücü
Eğitim sisteminin temelleri, yazılı materyaller üzerine inşa edilmiştir. Kitaplar olmadan, bilgiye erişim yalnızca öğretmenlerin ya da usta-çırak ilişkilerinin sınırlarında kalırdı. Bugün çocuklar okullarda kitaplardan okuma yazma öğreniyor; tarihi, bilimi ve sanatı keşfediyor. Eğer kitaplar olmasaydı, eğitim yalnızca zengin bir kesimin ayrıcalığı haline gelirdi.
Kitapların yokluğunu hayal etmek, aslında bugünkü fırsat eşitliğinin de kaybını hayal etmektir. Çünkü kitaplar, bilgiyi demokratikleştirir. Herkesin erişebileceği bir bilgi kaynağıdır. Onlar sayesinde, dünyanın dört bir yanındaki insanlar aynı metinlerden öğrenebilir, aynı hayallerin peşinden koşabilir.
Kitaplar Olmasaydı Dünya Neye Benzeyebilirdi?
Kitapların olmadığı bir dünyayı hayal etmek, aslında karanlık bir çağda yaşamayı hayal etmektir. Bilim, sanat, eğitim ve hayal gücü… Kitaplar sayesinde bunlar hepimizin hayatında yer bulur. Kitaplar olmasaydı, tarih boyunca yapılan hatalar sürekli tekrar edilirdi, çünkü geçmişten ders almak neredeyse imkansız hale gelirdi.
Belki de bu yüzden kitaplara her zaman hak ettikleri değeri vermeliyiz. Onlar yalnızca sayfalar ve mürekkepten ibaret değildir; insanlığın ruhunu, bilgisini ve hayallerini taşır. Bu yüzden, hayatın temposunda kaybolduğunuzda, bir kitap alın. Çünkü her kitap, sizin için yazılmış bir hediye gibidir.