Bir sabah gözlerini açıyorsun ve eline bir kitap alıyorsun… ama ortada kitap yok! Gazete, dergi, okul defteri? Hiçbiri yok. Raflar...
Hayatımızın o kadar içinde ki varlığını kanıksadığımız bir icat düşünün: Tekerlek. Peki, insanlık tarihini şekillendiren bu basit daire hiç olmasaydı...
Hayat bazen öyle sıradan şeylerle örülür ki, onların ne kadar önemli olduğunu ancak eksildiklerinde fark ederiz. Mesela tuz. Mutfakta elimizi...
Cebimizdeki Dünya Gözünüzü açtığınızda çalan alarm o. Yatağınızdan kalkmadan önce baktığınız ilk ekran, okuduğunuz ilk haberler, güldüğünüz ilk video… O....
Hiç düşündünüz mü, hayatımızdan bir anda kalori kavramı silinse ne olurdu? Artık çikolatalı pastaya kaşla göz arasında bakmak yok, diyet...
Hiç aynada ağzınızı kocaman açıp da o dilin arkasında sarkan minik, pembe “şey”i fark ettiniz mi? İşte o küçük ama...
Hiç düşündünüz mü, dünyada hiç altın olmasaydı ne olurdu? Kolumuzdaki bilezikler, dişimizdeki dolgular, olimpiyat madalyaları hatta bazı bilgisayar parçaları… Hepsi...
Sabah uyanıyorsun. Diş fırçanı almak için lavaboya uzanıyorsun ama… fırça yok. Daha doğrusu, o alışık olduğun plastik fırça hiç üretilmemiş....
Hayal edelim: İnsanlık, binlerce yıl boyunca olduğu yerde kalsaydı. Ne Afrika’dan çıkardık, ne de başka kıtalara yayılırdık. Peki, dünya bugün...
Düşünsene, okulda “Ahmet” diye sesleniyor öğretmen ve beş kişi birden “Efendim hocam?” diyor. Postacı kapıyı çalıyor ama kime mektup getirdiğini...